Tenkis davası, miras hukukuna mahsus olup, murisin mal varlığı üzerindeki tasarruf
oranıyla yakından alakalıdır. Daha önce de ifade edildiği gibi, murisin mal varlığı üzerinde
tasarruf edebileceği kısım, saklı pay haricindeki kısım olacaktır. Miras bırakanın yaptığı
tasarruflarıyla, tasarruf edebileceği tereke parçasını aşması nedeniyle ortaya çıkan saklı pay
ihlalinin giderilerek, yasal sınırlara çekilmesine olanak tanıyan davaya tenkis davası
denilmektedir.
Bazen murisin yapmış olduğu sağlararası tasarrufları veya ölüme bağlı tasarrufları ile
saklı pay sahibi olan mirasçılarının söz konusu bu haklarına tecavüz ettiği görülebilmektedir. İşte
bu aykırılığı gidermek adına kanun koyucu TMK m. 560 ile mirasçıya, saklı payında tecavüz
edilen kısım için tenkis davası açma hakkı tanımıştır.
Saklı payın koruma altına alınmış olması, miras bırakanın ihlale neden olan tasarrufunun
kendiliğinden geçersiz olmasını sağlamayacaktır. Başka bir ifadeyle, saklı payı ihlal edilen
mirasçının bu ihlalin giderilmesi için harekete geçmiş olması şarttır. Aksi taktirde tasarruf ihlale
neden olsa da geçerli kalmaya devam edecektir.
Kanun gereğince, tenkis davasını açmaya herkes hak sahibi olmayıp, sadece saklı paya
sahip olanların bu hakkı kullanabileceği yani tenkis davasını açabileceğini söyleyebiliriz. Daha
önce de belirttiğimiz gibi, saklı paylı mirasçılar kanunca üç gruba ayrılmış ve bunların; miras
bırakanın eşi, altsoyları, anne ve babası olduğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla tenkis davasını
açabilecek kişiler de bunlardan ibarettir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, miras bırakanın tasarruf oranını ihlal ettiği her halde tenkis
davasının söz konusu olduğunu söyleyemeyiz. Mesela murisin tasarruf oranını ihlal ettiğini,
ancak eşine sahip olduğu saklı pay hakkından daha fazla mal bıraktığını düşünelim. Bu durumda
sağ kalan eş, tenkis davası açamayacaktır. Çünkü her ne kadar başkalarının saklı payı ihlal
edilmiş olsa da kendi saklı payı ihlal edilmemiştir. Başka bir ifadeyle, saklı payından daha fazla
bir pay almış olan mirasçının, bu davayı açması söz konusu olamayacaktır.
Saklı payının, miras bırakanın tasarrufuyla ihlal edildiğini öğrenen mirasçının, ihlalin
miktarını bilemeyeceği dikkate alındığında, dava yoluna başvururken tenkisini talep ettiği tutarı
belirtmesi gerekmediği sonucuna ulaşabiliriz. Söz konusu ihlale karşılık olan bu tutarın,
yargılama anında tespiti yapılarak, belirlenen tutar üzerinden tenkis kararı verilecektir.
Tenkis davası ile denkleştirme arasındaki en bariz farkın, konu edindikleri tasarruflar
bakımından ileri geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü denkleştirmede miras bırakanın yalnızca
sağlararası karşılıksız kazandırmaları konu edinilirken, tenkis davasında sağlararası karşılıksız
kazandırmaların yanında ölüme bağlı tasarruflar da konu edinilmektedir.